Çocuklarımızı Neden Bilişime Yönlendirmeliyiz?
Yeni yürümeye başlayan bir çocuğa dahi akıllı telefon veya tablet verirseniz, muhtemelen onu nasıl açacaklarını, nasıl kullanacaklarını veya birkaç saniye içinde ilgilerini çeken uygulamaları nasıl yükleyeceklerini çözebilirler. Çağımızda yaşanan bir nevi teknolojik patlama, çocukların çok genç yaşta bilgisayar uzmanı olmaları anlamına geliyor. Çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren teknoloji hakkında bir şeyler öğrenirken, eğitime, gelecekteki kariyerlerine ve inovasyona hazırlanmak için yaşları ilerledikçe daha büyük adımlar atıyorlar.
Bununla birlikte, teknolojiye olan bu yoğun ilgi ile birlikte, teknoloji ve çocuk gelişimi ile alakalı soru işaretleri artmış durumda. Çeşitli platformlarda kitlelere negatif yönlerinin baskın olarak sunulması, sosyal mecralarda karşılaştığımız yetişkinlere yönelik içerikler ve daha birçok etken ebeveynleri endişeye sürüklüyor. Ancak uzmanlar, teknolojinin çocuklara ve onların geleceğine neler katabileceğini görmeye başlıyor. Bu noktada çocuklarımıza sağlayacağımız fayda, bilinçli kullanıma yönlendirme ve gerekli kontrollerden geçiyor.
Birçok evde, çocukların bulup oynayabileceği, ebeveynlere ait olan bilgisayar, tablet veya telefon bulunur. Hatta bazı çocuklar küçük yaşlardan itibaren kendi tablet ve telefonlarına erişebilmektedir. Araştırmalar, ortalama 8-10 yaşındaki bir çocuğun teknoloji kullanımı için günde yaklaşık 8 saat harcadığını ve yaşın artmasıyla beraber bu miktarın 11 saate kadar ulaştığını gösteriyor. Bu durum, teknolojinin çocukları yalnızca dikkatlerini dağıtacak ve onları sürekli tüketime yönlendirecek bir olgu kılmamaktadır. Aksine, hayatımıza entegre olmuş bu kavramı yönetmek, geçirilen sürenin artmasıyla değil verimi ile ölçülür haldedir.
Asıl soru, ebeveynlerin ve öğretmenlerin, çocukların kaçınılmaz olarak bu kadar vakit geçireceği, çağın ana unsuru olduğu açıkça netleşen bilişimi faydalı şekillerde kullanmaları için ne yapabilecekleridir. Çocukların teknolojinin yararlarından maksimum verimi almaları bilinçli bir kullanım ile sağlanabilir.
Zihinsel gelişimi erken vakitte değerlendiren ebeveynler için bu bilincin başlangıcı, iki yaşından küçük çocukların mümkün mertebede ekranlara maruz kalmasını engellemek olacaktır. Daha büyük çocuklar için, bilgisayar veya telefonlarla geçirecekleri zaman aralıkları da dahil olmak üzere uygun sınırlar belirlenmeli ve sağlıklı teknoloji kullanımı modellenmelidir. Siber güvenlik yazılımları ve sistemleri de çocukların teknolojiyi kullanırken güvende kalmasını sağlamaya yardımcı olabilir.
Ayrıca ebeveynler ve öğretmenler çocukları; kelime dağarcığı, matematik, okuryazarlık ve bilimi ele alan kaliteli uygulamalara yönlendirmelidir. Yetişkinler, çocukların parlak bir geleceğe sahip olmaları için teknolojiyi fırsat sağlama aracı olarak benimsemelidir. Ebeveynler, bu fırsatları sağlamaları için çocuklarını bilgisayar bilimi ve yazılım hakkında bilgi edinmelerine teşvik etmelidir. Nitekim eğitimde teknoloji kullanımı, çocukların kişisel gelişimine yardımcı olabilecek birçok öğeyi barındırır. TV programlarından mobil uygulamalara kadar, çocukların doğrudan erişebileceği, onlara yeni bilgi ve birikimler kazandıracak onlarca unsur bulunur.
Bir başka konu başlığı olan öğretim alanında bilişim, farklı türdeki öğrencilere ulaşmaya, öğrencilerin kavramları pekiştirip genişletmesine ve yeni yollarla kendilerini motive etmesine ön ayak olmaktadır. Daha fazla öğretmen bilişimi benimsedikçe, sınıflarda yeni öğrenme yolları uygulanabilir hale gelir. Bu da her biri birbirinden farklı ilgi alanları olan öğrencilere çok yönlü alternatifler sunar. Heyecan verici, ilgi çekici yeni yöntemleri sınıflara aktarmak, çocukların derslerden alacağı verimi arttıracaktır.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı OECD Başkanı Andreas Schleicher, güvenli ve sorumlu teknoloji kullanımını destekleme ve yönlendirmenin, okulun ve öğretmenlerin rolü ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte eğitimde teknoloji entegrasyonu, çocukları kariyerlerinde de profesyonelleştirecektir. Bilişimin küçük yaşta çocuklara sunduğu potansiyel, teknoloji geliştikçe birçok iş sektöründe de mihenk taşı haline gelen yazılımla ilişkilerini güçlendirecektir.
Araştırmalar, teknoloji kullanımının çocuklarda çoklu görevleri de daha etkili bir şekilde öğrenmeyi sağladığını gösteriyor. Zihni birden fazla işe odaklanmayı mümkün kılan bu beceri sayesinde çocuklar, not alırken dinlemek gibi yararlı çoklu görev etkinliklerine daha yatkın hale geliyor. Üstelik öğrencilerin eğitimine katkı amacıyla video oyunları gibi teknolojiler kullanıldığında, görsel ve işitsel algı gelişimi büyük ölçüde artıyor. Bu algının artmasıyla çocuklara problem çözme ve karar verme yetileri de aşılanıyor.
Tabletlerdeki veya akıllı telefonlardaki oyunlar ve uygulamaların içerdiği görevler, çocukları başarıya ulaşmak için ihtiyaç duydukları pratiği sağlamaya yardımcı olabilir. Tüm bu olumlu özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bilişim çağı, teknolojinin kontrollü ve akıllıca kullanılmasıyla çocuklarda kişisel gelişime kayda değer fayda sağlıyor.
Detaylı Bilgi için Bilişim School